Sonbahar denilince gözümüzde canlanan renkler konusunda netiz: Toprak tonları. Turuncular, sarılar, kahveler... Bu renkleri krem, lacivert, koyu mürdüm ve bordo ile kombine edebilirsiniz.
Ben de bu konsepti ekim başındaki bir düğüne layık bulduğumdan, yazın neşesini kaybetmemek adına nerdeyse tüm bu yukarıda saydığım renkleri kullandık.
Nefis bir orman düğünü, hava serin 20 derecelerde, güneş hala gülümsüyor. Girişte sizi gülümsetecek başka bir şey daha var. Dilek paraları için küçük bir çanak yapmışlar. Aslında suyla dolu minik seramik saksı da olabilirdi.
Davetiyelerin gönderim tarihleri sonbahardan önce olduğu için daha altuni birşeylerle yazı yaşatmak istemişler.
Hmmm, dekorda bal kabağı... Bizim kültüre biraz ters ama tam bir sonbahar imgesi. Rustik detaylarla dış mekanı süslemişler. Siz de siyah üzümler, kurumuş yapraklar kullanabilirsiniz.
Ve bunlar favorilerim. Çeşitli "ot"lardan yaka çiçekleri yapılmış. Konukları da sıkmadan, zorlamadan bu dünyanın parçası yapmak için müthiş bir detay. Kişiye özel çalışmalara bayılırım, herbirinin başka olması, renkleri ve özellikle de minik pamuklar beni benden aldı.
Siz konukları dışarıda karşılayın ama İstanbul bu, ikizler burcu, sağı sollu belli olmaz, birdenbire yağmur dökebilir. İşinizi sağlama alın, yemeğinizi kapalı mekana taşıyın. Yine rustik, ahşabı bol bir mekan bulabilirseniz şahane.
Işıklandırma az ve sarı tonlarında olmalı, buna dikkat. Bu düğün, gelin ve damat içeri girerken patlatılan fişekleri kaldırmaz. Kurumuş bitkiler, doğal renkli sicimler, mumlar, keten masa örtüleri anahtar kelimeler.
Gecenin sonunda yaşlıları ve çocukluları postaladıktan sonra, dışarı ateş yakıp, biraları yudumlayıp "Yaza elveda, evliliğe merhaba" partisine ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler,